Kartal: 2023 yılı komplonun ve tecridin bitirildiği bir süreç olmalı

img
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununu "soykırım kıskancından" çıkarttığına belirten KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, "Özgürlük mücadelesini çökertmek isteyen sistem şuan çöküş sürecinde. Herkes Önder Apo’nun özgürlüğüne kilitlenmeli" dedi.  
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası güçlerin ortaklığıyla 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 24 yıl geçti. Öcalan, Türkiye'ye getirildiği tarihten bu yana kendisine dönük gerçekleştirilen komploda batılı güçlerin rolüne dikkat çekti. "Ben Türkiye'nin değil, uluslararası komplonun mahkumuyum" diyen Öcalan, komplonun "senaryosunun" batılı devletler ve güçler tarafından yazıldığını ve Türkiye'ye ise "gardiyanlık ve infaz" rolünün verildiğini vurguladı. Öcalan, değerlendirmelerinde sık sık komployla kendisinin öldürülmesinin ve PKK'nin de tasfiyesinin amaçlandığını dile getirdi. 
 
Öcalan'ın vurguladığı amaçlar gerçekleşmezken, komplo büyük oranda boşa çıkarıldı. Öcalan'ın ağır tecride rağmen ortaya koyduğu paradigma ise 24 yıllık süreçte evrenselleşti. Öcalan'ın paradigmasını esas alan Kürtler birçok yerde büyük kazanımlar elde etti. 
 
KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, 25'inci yılına girecek olan 15 Şubat komplosunun perde arkası ve nasıl boşa çıkarıldığını Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
 
LOZAN VE SONRASI
 
Osmanlı’nın parçalanmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında rol oynayan Fransa ve İngiltere gibi uluslararası egemen güçlerin Kurdistan coğrafyasını parçaladığını anımsatan Kartal, "Kürt sorunu yok saydılar, Kürt halkını yok saydılar. Uluslararası komplonun soykırım kıskacı kapitalist sistemin öncü güçleri tarafından bu süreçte başladı” dedi. Türkiye'nin kurulmasının ardından Lozan Antlaşması ile Kürt coğrafyasının parçalandığına dikkati çeken Kartal, "Bu anlaşma üzerinden, Kürt sorununun yarattığı çatışma ve çelişki üzerinden kendi bölge politikalarını sürdürmeyi hedeflediler. Türk devleti, Kürt inkar ve imhası üzerine kuruldu. Buna karşı bütün Kürt isyanları bastırıldı. Bu isyanlarda yine uluslararası sistem Türk devletine gerekli desteği verdi. O açıdan da Önder Apo’nun 1973 Newrozu’yla birlikte Kurdistan ve Kürt halkının özgürlüğü temelinde özgürlük yürüyüşünü başlatması, bu uluslararası boyutta kuşatılmış soykırım sistemine karşı bir yürüyüştür” diye konuştu. 
 
DEMOKRATİK TOPLUM FELSEFESİ 
 
“Önder Apo, 50 yıllık süreçte Kürt sorununu soykırım kıskancından çıkarttı” vurgusu yapan Kartal, Öcalan’ın başlattığı mücadele sonrası Ortadoğu’da yeni bir güç dengesi açığa çıktığını ifade etti. Kartal, "Kürt halkı, iradesi yok sayılan ve geleceğe yönelik özgür yaşam umudunu yitirilen bir halk konumundaydı. Önder Apo’nun ve PKK’nin mücadelesiyle birlikte bu halk yeniden ortaya çıkarıldı. Türk devletinin Ağrı Dağı’nda karikatürüze ettiği bir mezar içerisinde ‘Muhayyel (hayali) Kürdistan burada meftundur’ dediği Kürt sorunu, Önder Apo’nun mücadelesi ile o mezardan çıkarıldı. Tam tersine öz gücüne güvenen, özgürlüğe bağlı ve her türlü bedeli ödemeye hazır bir halk gerçekliği ortaya çıkarttı. Bunu da demokratik sosyalist değerlerle, kadın öncülüğüyle, demokratik toplum felsefesiyle ve eşitlik temelinde bir mücadeleyi esas alarak sağladı. Bu da Kürtleri dört parçada sömürgeci devletlere teslim eden ve kendi bölge politikalarını sürdürmeyi esas alan uluslararası sistem açısından zorlayıcı oldu. Bu açıdan Önder Apo, uluslararası boyutta planlanan bir komplonun hedefi oldu" diye konuştu. 
 
'TÜRK-KÜRT ÇATIŞMASI' AMACI
 
Öcalan’ın Türkiye'ye getirilmesi sonrası yeni bir çatışmalı sürecin başladığını ifade eden Kartal, "Uluslararası kapitalist sistemi, bölge politikalarında hakimiyeti sağlamak için bölgeyi yeniden dizayn etmeyi hedefliyordu. 1’inci ve 2’nci dünya savaşlarından sonra Ortadoğu’ya yeni bir müdahale gerekiyordu. Kürt-Türk çatışması temelinde hem Türk devletini kendilerine bağlayarak planlarında koçbaşı olarak kullanmayı hem de Türkleri Kürt karşıtlığı üzerinden kendilerine mahkum hale getirmeyi tasarladılar. Hesap halklar arası büyük bir çatışmaydı. Fakat Önder Apo, bunu çok güçlü bir biçimde gördü” diye kaydetti. 
 
Kartal, Öcalan’ın komplo sürecine dair “Kapitalist sistemin yüzünü maskesiz bir şekilde gördüm” tespitine işaret ederek, "Önder Apo, halkları çatıştırma politikalarını boşa çıkartmak ve bu temelde yoğunlaşarak Türkiye’de Kürt sorununun çözümünde yeni bir süreci örmek için bir çağrı yaptı” dedi.
 
'SAHİPLENME ABD’Yİ ŞAŞIRTTI'
 
15 Şubat komplosunun ardından hem Kurdistan’da hem de uluslararası alanda büyük bir sahiplenme ortaya çıktığına dikkat çeken Kartal, komplo sürecinde ABD Dışişleri Bakanı olan Madeleine Korbel Albright’ın Kürt halk mücadelesine dair şaşkınlığını ifade ettiği konuşmasını anımsattı. Kartal, “Türkiye’de halk direnişinin ardından büyük bir öfke açığa çıktı. Bu da kapitalizmin yaratmak istediği bir tabloydu. Önder Apo’nun halklar arası çatışmalı sürece karşı müdahalede bulundu ve Türkiye ile bir diyalog süreci gelişti. 2013’teki mesajı ile çatışmalar durdu ve geri çekilme süreci doğdu. Türkiye ile birbirini anlama sürecine evirildi. O dönemde uluslararası güçlerin sürdürmek istediği çatışma konsepti de ortadan kaldırıldı” ifadelerini kullandı.
 
KOMPLODAN ROJAVA DEVRİMİ’NE
 
Kartal, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da tecrit altında tutulduğu süreçte Kapitalist Modernite’nin karşısında alternatif bir paradigmayı geliştirdiğini ifade etti. Kartal, şunları söyledi: "Bu temelde demokratik konfederal, demokratik ulus sistemi ile başta Kurdistan ve Ortadoğu halkları olmak üzere bütün dünya için demokratik ve kadın özgürlükçü bir sistem oluşturdu. Tabi bu paradigmanın ilk uygulama fırsatı bulduğu alan Rojava alanıdır. PKK’nin yarattığı devrimci, yurtsever, sosyalist mücadelenin yarattığı toplumsal gerçeklik üzerinde Suriye’de yaratılmak istenen Arap Baharı ile örgütlük yeni bir aşamaya geçti. Önder Apo’nun paradigması ile birlikte yeni bir mücadele sürecine girildi. Ortadoğu’da ilk kez ortaya çıkan halkların demokratik birlikteliği, inanç boyutuyla ve kadın özgürlüğü boyutuyla birlikte mücadele sürecine girdi. İşte oraya dizayn vermek isteyen uluslararası politikalar boşa düşürüldü. Oradaki bütün ırklar ve inançlarla birlikte, kadın özgürlüğü temelinde bir mücadele ile bugünkü tablo ortaya çıkarıldı. Kuzey ve Doğu Suriye, sadece Suriye için değil, bütün bölge halklarına ve insanlığa yeni bir alternatif model sundu. Bu büyük umut oldu."
 
'TECRİDİN BAŞARILI OLMA ŞANSI YOK'
 
Rojava Devrimi ile uluslararası sistemin tasfiye çabasının boşa düştüğünü vurgulayan Kartal, Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin de bu nedenle sürdürüldüğünü ifade etti. Kartal, “Ancak başarılı olma şansı yok. Önder Apo, Kürdistan, Ortadoğu ve dünyada büyük bir umut yarattı” dedi. Abdullah Öcalan’ın fikirlerini Kurdistan ve uluslararası kamuoyu ile paylaşmasını engellemek amacıyla tecrit uygulandığını dile getiren Kartal, “O açından da Önder Apo’ya yönelik bu tecridin kırılması, süreç açısında en temel sorundur. Önder Apo’ya yönelik tecridin kırılması ve özgürleşmesi konusunda herkes bir biçimde seferber olmalı. 2023 yılı bu anlamda temel hedef olmalı. Önder Apo’nun yönelik tecride karşı 'artık yeter' denmeli. Tecride karşı uluslararası dayanışma platformu heyetleri var. Şuan Türkiye’de çalışmalarını sürdürüyorlar. Yine uluslararası alanda önderlikle (Öcalan) kenetlenen, bütünleşen, önderliğin felsefesi, düşünceleri ile bütünleşen çalışmalar yürütülüyor. Yine her taraftan tecride karşı mücadeleler var. Bu anlamda kitlesel yürüyüşler var. 15 Şubat yeni bir komplo yılı ve 25’inci yıla giriyoruz. 2023 yılı komplonun, tecridin bitirildiği bir süreç olmalı. Halkımız bundan sonra bir Şubat ayını yeni bir komplo yılı olarak karşılamamalı” şeklinde konuştu. 
 
‘FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLAMALAYIZ' 
 
Kartal, şöyle devam etti: “Önder Apo, 74 yaşında ve sağlığı açısında da o ada koşulları ne kadar zorlayıcı olduğu biliniyor. Herkes bu noktada artık Önder Apo’nun özgürlüğüne kilitlenmeli ve bütünleşmeli. Tecridin kırılması yeterli değil. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayabiliriz. Kurdistan özgürlük mücadelesini çökertmek isteyen sistem, şuan bir çöküş sürecinde. Halkımız, bütün demokratik ve sosyalist güçler, faşizmi çökertmeye odaklanmalı. Bunun yolları vardır. Faşizmin çökertilmesi sadece Türkiye ile değil, Rojava’da, Başûr’da, Rojhîlat’ta ve Ortadoğu’da yeni bir sürecin başlangıcıdır. Yeni bir milattır. Kürt sorununun demokratik temelde çözülmesi ve halkların demokratik eşit birlikte yaşamını hedefleyen yeni bir sürecin miladıdır.”
 
MA / Fırat Can Arslan