MA TUHAY-DER Eşbaşkanı Demir: Tecrit mücadeleyle son bulur

img
 
İSTANBUL - Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin İmralı tecridinin yansımaları olduğunu belirten MA TUHAY-DER Eşbaşkanı Dilek Sönmez Demir, tecridin birlikte mücadeleyle son bulabileceğini vurguladı. 
 
İmralı F Tipi Cezaevinde 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 27 aydır haber alınamıyor. 3 ayda bir sistematik bir şekilde verilen “disiplin” cezaları gerekçe gösterilerek aile ve avukatlarının Abdullah Öcalan ile görüşmesi engelleniyor. Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecrit durumu, gelinen aşamada haber alınamama hali dönüştü. İmralı Adası’nda tecrit sistemi ağırlaştırılırken, bu durum Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde hak ihlali olarak yansımasını buluyor. Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle yardımlaşma Derneği (MA TUHAY-DER) Eşbaşkanı Dilek Sönmez Demir, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi ve tecridin cezaevlerine yansımalarını değerlendirdi.
 
Dilek Sönmez Demir
 
TUTUKLULARIN DİRENİŞİ 
 
Cezaevlerindeki hak ihlallerinde artış yaşandığına dikkat çeken Demir, buna karşı tüm girişimlerin iktidar bastırılmak istendiğini söyledi. Tutukluların tecrit uygulamalarıyla toplumdan izole edilmek istendiğini dile getiren Demir, tutukluların buna karşı direnişi büyüttüğünü söyledi. Demir, “Cezaevlerindeki direniş büyüdükçe, işkencenin de dozu artıyor. Çünkü tutuklular, her şeye rağmen direnişlerini sürdürüyor. Tutsakların hiçbirinin biat etmediğini ve direnişlerinin farkındayız” ifadelerini kullandı.
 
GENELGE KİMİN İÇİN ÇIKARILDI?  
 
Adalet Bakanlığı’nın hasta tutuklular genelgesine atıfta bulunan Demir, “Bu sadece iktidarın işine gelen bir genelgeydi. Elbette bu genelgenin hiçbir şekilde haksız, hukuksuz yere yatan siyasi tutsaklara işlemeyeceğini biliyorduk. Yaşadıkça genelgenin AKP-MHP iktidarına biat etmeyen siyasi tutsaklar için geçerli olmadığını bir kez daha gördük. Eğer adalet olmuş olsaydı, bu genelge tüm hepsini kapsardı ama adaleti olmayan bir ülkede bu genelgenin dikkate alınması ve siyasi tutsaklar için uygulanacağını düşünmek mantıksız” diye konuştu.  
 
‘TEK YOL TECRİDİN SONLANDIRILMASI’ 
 
Cezaevinde yaşanan ihlallerin Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecrit politikasından kaynaklandığını ifade eden Demir, cezaevlerindeki ihlallerin bitmesi için tek yolun İmralı’daki tecridin sonlandırılması olduğunun altını çizdi. Demir, şöyle devam etti: “Çünkü Öcalan Türkiye, Ortadoğu halklarının ve özellikle Kürt halkının bir önderidir. Kürt halkının varlığıdır, bu varlığı bitirmek Kürt halkını bitirmektir. Ama görüyoruz ki Abdullah Öcalan’ın direnişi Kürt halkının ayakta durmasına vesiledir. Kürt halkı Abdullah Öcalan’ın paradigmasıyla ayaktaydı, yönünü öyle buluyordu. AKP-MHP iktidarı, Cumhur İttifakı dediğimiz bu faşist blok, Abdullah Öcalan’ın bakışıyla, paradigmasıyla dünyaya barışı, huzuru getireceği ön görüsüyle önünü kesmeyi amaçladı. Çünkü barışın buradan geleceğini dünya, bu faşist iktidar, Ortadoğu halkları ve Kürt halkı biliyor.”
 
YILLARDIR HABER ALINAMIYOR 
 
Abdullah Öcalan’dan haber alınamama halinin 3’üncü yılına girdiğini hatırlatan Demir, toplumsal duyarlılıkla haber alınamama halinin ortadan kaldırılabileceğini kaydetti. Tecride karşı birleşerek mücadele etmenin önemine vurgu yapan Demir, Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaşan tecridin, Türkiye’deki muhalefetin, Avrupa ülkelerinin sessizliğinin bir sonucu olduğunu kaydetti. İktidarın tecritle amacına ulaşamadığını sözlerine ekleyen Demir, “Özellikle Abdullah Öcalan’ın ve cezaevlerindeki tutsakların iradesi, duyarlı olan Kürt halkını, Türkiye toplumunu ayakta tutuyor. Amaçlarına ulaşmış olsalardı, emin olun şu an cezaevlerinde kimse kalmazdı. Hepsi salınırdı. O direngenlik onları orada tutuyor” dedi. 
 
‘GELİN BİRLİKTE BARIŞIN ÖNÜNÜ AÇALIM’
 
Toplumda bir korku atmosferinin yaratıldığını belirten Demir, bu korkunun bir bütünen insanların yaşamını etkilediğini belirtti. Tecridin mücadeleyle son bulacağını vurgulayan Demir, “Cesaretin bir bütün topluma barışı, huzuru getireceğini hepimiz biliyoruz. Korkmayın, birleşin, haykırın, ses çıkarın. Hiçbir şekilde ne sizinle ne bizimle başa çıkamayacaklarını da biliyoruz. Gelin bu korkuyu hep birlikte yenelim. Barışın önünü açalım. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmak ve cezaevlerindeki onca arkadaşımızın, yoldaşımızın kapısını açmak senin, benim, bizim, hepimizin elinde” çağrısı yaptı.
 
MA / Rukiye Adıgüzel