İMO Başkanı Sümer: Kent planlamaları ranta çevrildi 2023-02-07 14:14:56   İSTANBUL - Türkiye’de kent planlamaları ranta çevrildiği için doğal olayların afete dönüştüğünü belirten İMO İstanbul Şubesi Başkanı Füsun Sümer, “Kentlerdeki yapıların neden bu halde olduğu sır değil. Çözüm mümkün, yetkililerin akılcı bilimsel kararlar alması gerekiyor” dedi.    Merkez üssü Mereş ve Dîlok olan depremler, 10 kentte yıkım ve can kayıplarına neden oldu. Enkaz altında kalanlar için arama kurtarma çalışmaları devam ederken, resmi verilere göre şimdiye kadar 3 bin 419  kişi yaşamını yitirdi, 20 bin 534 kişinin yaralandı, 7 bin 840 kişinin ise sağ kurtarıldı.    Deprem sonra yaşanılanlara ilişkin İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi Başkanı Füsun Sümer değerlendirmelerde bulundu.   TÜRKİYE’DE DOĞA OLAYLARI AFETE DÖNÜŞÜYOR    Mevcut yapı stoklarının bu sınavdan geçemediğini belirten Sümer, “Bunu bir depremle anlamak çok acı. Depremle ilgili yapacağımız en iyi hazırlık mevcut yapı stokunun güvenlikli hale getirilmesidir. Bu çalışmaları eksik yaptığımızdan dolayı bu acı yıkımla karşılaşıyoruz. Envanterlerin çıkarılması, tespit edilen ve acil yenilenmesi veya güçlendirilmesi gereken binaların bir plan doğrultusunda güvenli hale getirilmesi gerekmektedir. ‘1999 depremini bir milat kabul ediyoruz’ denildi. Ama bu milat, yeni deprem yeni acılarla devam etti. Yapılması gerekenler yerine getirilmediği için bir doğa olayı afete dönüşüyor. Bugün de gördüğümüz gibi” diye belirtti.   Depremde yaşanan yıkımın imar kusurlarından kaynaklandığını belirten Sümer, “Yapı üretim sürecinde teknik elemanların yeterince görev almaması daha sonra bu güvenli binaların oluşturulmamasına sebep oluyor. Bu da kamunun can ve mal güvenliğini direk etkilemektedir” dedi.    KENT PLANLARI RANTA ÇEVRİLİYOR   Kent planlamalarının düzgün yapılması ve bu yapılan planlara sadık kalınması gerektiğine işaret eden Sümer, bunun ranta çevrilmemesi gerektiğini söyledi. Sümer, şöyle dedi: “Gayrimenkul piyasası, sektör taleplerini ranta yönelik değerlendirmek yerine ihtiyacı olan bölgelerde kentsel dönüşümlerle yapmalıdır. Uygun olmayan dere yatağı ve benzeri yerlere binalar yapılmaktadır. Bunlarında kesinlikle engellenmesi gerekmektedir. Aslında sorunlar belli. Kentlerdeki yapıların neden bu halde olduğu sır değil. Çözüm mümkün, yetkililerin akılcı bilimsel kararlar alması gerekiyor.” Depremin neden olduğu hasarları en aza indirgemek gerektiğini dile getiren Sümer, “Kentlerin anayasası olan imar planlarına sadık kalınmalı. Bina envanterleri çıkarılmalı ve güçlendirilmelidir. Yıkılması gereken binalar ivedilikle tespit edilmelidir.  Bunu İstanbul ölçeğinde düşündüğümüzde 1999’u da milat kabul edersek, aradan geçen 23 yılda bunun ne kadarının başarıldığını görüyoruz. Bunu sorun olmaktan çıkaracak tek çözüm ise önceden alınacak önlemlerdir” ifadelerini kullandı.   TOPLANMA ALANLARI YETERSİZ   Sümer, devamında şunları belirtti: “Şimdi depremin yarattığı yıkımdan sonra vatandaşlar soğukla baş başa. Vatandaşlar ne yapacak? Bu anlamda hasar tespiti yapılıp riskli binalara girilmemesi lazım.  Binalara giremeyen vatandaşların barınma alanları tespit edilmelidir. Bu tespit yapılana kadar da evine giremeyen vatandaşlarımızın barınma hakları düzenlenmiş olmalıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 25. maddesine göre, bütün devletlerin vatandaşlarına barınma temin etmesi gerekiyor. Bunu sağlayacak olan da merkezi ve yerel yönetimlerdir. İstanbul başta olmak üzere diğer şehirlerimiz deprem, sel karşısında güvenli değil. Kaybedilen birçok can var. Bütün bunların dışında şimdi sokakta soğukta evlerine dönemeyen pek çok vatandaşımız var. Soğuğun kendisi de bir afet ve orada duruyor. Bu yaşadığımız acılardan olası bir Marmara depreminde yaşanabilecek olanları tahmin bile edemeyiz. Yapılması gerekenler belli ama bunları yerine getirmediğimiz için bu acıları yaşıyoruz. Bu anlayışın değişmesi gerekiyor.”