Komploya karşı direniş çemberi: Güneşimizi Karartamazsınız!

img
AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tasfiyesinin amaçlandığı uluslararası komploya karşı başlatılan “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri, 25 yıldır süren direniş çemberinin ilk halkası oldu. 
 
Kürtleri yeniden tarih sahnesine çıkaran PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı planları karşısında engel olarak gören Amerikan Birleşik Devletleri (ABD) öncülüklü küresel güçler, yer altı ve yer üstü zenginliklerini elde etmek istediği Ortadoğu’ya müdahalenin ilk adımı da imha planlarıyla devreye koydu. PKK’nin kuruluşuyla Kürt halkının yeniden dirilişini sağlayan Abdullah Öcalan, siyasi çözüm arayışlarına başladığı 1990’lı yıllardan itibaren hedef alındı. Suriye’de bulunduğu 6 Mayıs 1996’da bombalı suikast ile imha edilmek istenen Abdullah Öcalan, bu plan tutmayınca bu kez tasfiye edilmek istendi. 
 
ABD’nin başını çektiği küresel güçlerin bu planı, NATO Gladiosu’nun devreye konulmasıyla adım adım uygulandı. Suriye’de bulunan Abdullah Öcalan, Şam hükümetine dönük askeri ve diplomatik baskılar sonucunda ülkeden çıkmak zorunda kaldı. Abdullah Öcalan, kendisine dayatılan komplo saldırısı karşısında Kürt sorununun çözümüne dair arayışlarını sürdürmek için yönünü Avrupa’ya çevirdi. Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıktıktan sonra ilk durağı olan Yunanistan’a varmasıyla birlikte, 130 gün sürecek olan sürek avı ile komplo adım adım örüldü. 
 
İLK KIVILCIM: KURTULUŞ MÜCADELEDE 
 
PKK Lideri Öcalan’a dönük gerçekleştirilen komploya karşı ilk yanıt, cezaevlerinde başlayan “Güneşimizi Karartamazsınız” Kürtlerin bedenlerini ateşe vermesi oldu. Cezaevlerinde başlayan ve dalga dalga yayılan “ateş çemberi”, Abdullah Öcalan tarafından yapılan çağrıyla durdurulduysa da İmralı’da süren tecrit politikasına karşı da aralıklarla sürdü. İlk eylem ise Mehmet Halit Oral’ın 9 Ekim 1998’de tutuklu bulunduğu cezaevinde bedenini ateşe vermesi oldu. “Size ve halkımıza yapılan saldırılar, insanlığa yapılan saldırılardır. Öfkem, kinim ve intikamım büyüktür. Ancak bunu zindanda düşmana karşı kusamıyorum. Bu eylemimle, size olan bağlılığımı bir kez daha göstermek istiyorum. Şunu çok iyi görecekler ki, size gelecek en ufak bir zararda, tüm halkımız dünyayı başlarına zindan edecektir” sözleriyle bedenini ateşe vererek, komploya karşı direniş çemberinin ilk halkası oldu. 
 
Oral, ailesine bıraktığı mektubunda ise, “Tek kurtuluşunuz mücadelemizdir. Bir diğer isteğim, beni ülkeme gömmeniz ve gözyaşı dökmemenizdir. Aksine tıpkı düğüne gider gibi sevinçli olmanız gerekir. Çünkü zayıf insanlar ağlar, bizler zayıf insanlar değiliz” mesajı verdi. 
 
KOMPLOYA KARŞI İNSANLIĞA ÇAĞRI 
 
Abdullah Öcalan’a yönelik komplonun adım adım örüldüğü günlerde de eylemler sürdü. Manisa Cezaevi’nde bulunan tutsak Mehmet Gül, “Emperyalizm, özel savaş güçleri ve Ortadoğu sahasında bulunan bütün gerici güçler sizden çok korkmaktadırlar… Sizin şahsınızda Kürt halkını yeniden soykırımdan geçirmek amacındadırlar” diyerek, 19 Ekim 1998’de bedenini ateşe verdi. Mektubunda insanlığa da çağrı yapan Gül, “Siz ne zaman gözlerinizin üzerindeki perdeyi atıp bu vahşeti göreceksiniz. Kürt halkına yapılan bu saldırılara karşı dur demenin zamanıdır. Barış eli aynı zamanda size de uzatılmıştır. Kürtler, tarihteki Lut kavmi gibi hep oradan oraya savruldular. Ülkeleri parçalandı. Kürt; kendi ülkesinde köle ve esir yaşıyor. Kürtler de sizler gibi yaşamak istiyor. Hem Kürtlerin yaşam hakkı yok mu? Sizleri Kurdistan'da yaşanan bu vahşet karşısında duyarlı olmaya çağırıyorum” ifadelerine yer verdi. 
 
‘KAZANACAK BİR DÜNYA VAR’
 
Komploya karşı öfkesinin arttığını dile getiren Sêmsur Cezaevi’ndeki Bülent Bayram, 21 Ekim 1998’de “Kaybedecek fazla bir şeyimiz olmadığını, ama kazanacağımız bir dünyanın var olduğunu tüm insanlık bilmelidir. Bağlılığım ve inancım beni bu eyleme yöneltiyor. Yaşasın Başkan Apo!" diyerek, bedenini ateşe verdi. Aynı tarihte Bartın Cezaevi’nde tutulan tutsak Ali Aydın, “Başkanım! Seni görmeyi çok isterdim. Ama bakıyorum, seni görmeme izin vermeyenler var. Onun için bu engelleri kaldıracağım” diyerek, bedenini ateşe verenlerden oldu.
 
Bayram, mektubunda ulusal birliğin önemine de dikkat çekerek, şunları söyledi: “Gerçekleştireceğim eylemle hem düşman saldırılarına cevap vereceğim hem de ulusal birliğin inşasında bir katkı sağlamaya çalışacağım. Eğer ulusal birlik bir bina ise, ben de bu binanın duvarlarına bir taş ekliyorum. Halkımızı da bu binanın inşasında görev almaya çağırıyorum.
 
‘JIN’İ JIYAN’A ÇEVİRMENİN YOLU’
 
Midyat Cezaevi’nde tutulan Selamet Menteş ve Aynur Artan, komployla karşı birlikte bedenini ateşe verdi. Artan ve Menteş, Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük mücadelesine katkılarına dikkat çekerek, bıraktıkları mektupta bugün dünyada yankılanan “Jin, jiyan, azadî” felsefesinin de öncüleri arasında yer aldılar. Artan ve Menteş “Jin’i Jiyan’a çevirebilmenin yolunun, onu iradeleştirmekten geçtiği tespiti, kadını her gün daha fazla özgürlüğe yakınlaştırıyor. Bu, zulme karşı direniş, yok edişe karşı varoluş, tüketmeye karşı yeniden yaratılışın adıdır” mesajını da verdi.
 
‘MİLYONLARI AYAĞA KALDIRDIN’ 
 
Erzirom'daki cezaevinde 26 Ekim 1998’de bedenini ateşe veren Mirza Sevimli de, Abdullah Öcalan’ın Kürtler için önemine dikkat çekerek, "Başkanım, bu mücadeleye tek başına başladın. Kürt halkının tarihi baş aşağıya giderken tarihi tek başına bugüne kadar getirdin. Bugün artık halk bilinçlenmiş, dünya da kalksa Kürtlere karşı hiçbir güç dayanamayacaktır. Eskiden iki Kürdü yan yana getiremezdin, ama Başkanım, bugün sen milyonlarca halkı ayağa kaldırmışsın. Düşman da senden çok korkuyor; nasıl bir kedi köşeye sıkıştığında sağa sola saldırıyor, düşmanın durumu da böyle. Kendini yakan arkadaşlara destek amacıyla kendimi yakmayı düşünüyorum. Bu eylemde sonuna kadar kararlıyım” mektubunu kaleme alarak, bedenini ateşe verdi.
 
7’DEN 70’E SAHİPLENME OLDU
 
Abdullah Öcalan’ın Roma’ya ulaştığı günlerde artık sadece tutsaklar değil, Kürt gençleri, kadınları, hatta yaşlılar bedenlerini ateşe vermeye başladı. 13 Kasım 1998’de Mêrdîn cezaevinde adli tutuklu Erdal Çeken, 27 Kasım 1998'de Cemil Özalp, 13 Aralık 1998’de İstanbul Bağcılar'da 55 yaşındaki Hatice Falay bedenini ateşe verdi.
 
EYLEMLERİN SONLANDIRILMASI ÇAĞRISI 
 
Eylemlerin yayılmasıyla birlikte Abdullah Öcalan, 19 Kasım 1998’da şu mesajı yayınladı: “Son günlerde kendini yakma eylemleri sürdürülüyor, en son cezaevlerinde sekiz, Rusya’da iki (ki birisi şehit düştü), Almanya’da bir ve bugün de Roma’da çok değerli bir arkadaşımız kendi bedenini ateşe verdi. Özellikle halkımıza her türlü sıcaklığı gösteren Roma’da yapılan bu eylem nedeniyle tekrar çağrıda bulunuyor, kendini yakma şeklinde kendi yaşamına son veren eylemlere kesinlikle ve derhal son verilmesini istiyorum. Bize bağlılığı ve yiğitliği tüm benliğimle selamlıyorum. Ama bize gerçekten bağlı olanların bundan sonra böyle kendini yakma biçimindeki eylemlere kesinlikle başvurmaması gerektiğini, bu eylemlere derhal son verilmesini bir talimat olarak belirtiyorum. Ben her bakımdan iyiyim, sizlerin kararlılığı bizi daha da coşkulandırıyor ve özgürlüğün yakınlığını müjdeliyoruz. Bu temelde bizi üzen bu kendi yaşamına son verme yönelimlerinin tamamen son bulması inancıyla hepinizi tüm içtenliğimle selamlıyor ve sevgilerimi sunuyorum.”
 
Abdullah Öcalan’ın bu çağrısının ardından 17 Şubat 1999’da Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği (MLSPB) Onur Üyesi Serpil Polat, tutulduğu Sakarya’daki cezaevinde “Öcalan yargılanamaz” sözleriyle bedenini ateşe verdi. 2000’lerin başında ise gençler “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerine katıldı.
 
‘KİMSE GÜNEŞİMİZİ KARARTAMAZ’ 
 
Abdullah Öcalan’ı sahiplenme boyutu Kurdistan sınırlarını aştı. 24 Mart 2006’da iki çocuk annesi Yunan Elefteriya Fortulaki, Atina’da bedenini ateşe vererek, komployu protesto etti. Fortulaki, arkasında bıraktığı mektupta eylemine ilişkin şu mesajı verdi: “Saygım var size ve sizin gibi Kurdistan için mücadele edenlere. Kimse Güneşimizi Karartamaz! Kürt halkı ve Başkan Apo'nun özgürlüğü, tüm dünya halklarının özgürlüğüdür. Yaşasın halkların kardeşliği.”
 
ATEŞ ÇEMBERİNE DÖNÜŞTÜLER 
 
Uluslararası komploya karşı ateş çemberine dönüşen “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerinde en az 66 kişi yaralandı, 53 kişi yaşamını yitirdi. 
 
Uluslararası komplo sürecinde ve sonrasında “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemiyle bedenini ateşe verenlerin isimleri şöyle: 
 
*9 Ekim 1998: Mehmet Halit Oral, Maraş’taki cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*19 Ekim 1998: Mehmet Gül, Manisa’daki cezaevinde bedenini ateşe verdi. Tedavisi devam ederken 27 Ekim 1998’de yaşamını yitirdi.
 
*21 Ekim 1998: Bülent Bayram Adıyaman’daki cezaevinde Ali Aydın ise Bartın’daki cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*22 Ekim 1998: Hasan İsa Hasan, Qamişlo’da bedenini ateşe verdi. 25 Ekim 1998’de yaşamını yitirdi.
 
*23 Ekim 1998: Selamet Menteş ve Aynur Artan (Rotinda) Midyat Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
*26 Ekim 1998: Mirze Sevimli, Erzurum Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
*1 Kasım 1998: Berzan Öztürk (Murat) Almanya’nın Stammheim kentindeki cezaevinde bedenini ateşe verdi. 4 Ocak 1999’da yaşamanı yitirdi.
 
*13 Kasım 1998: Mehmet Aydın, Çanakkale Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
*14 Kasım 1998: Erdal Çeçen, Midyat Cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*16 Kasım 1998: Kadri İlhan, Siirt Cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*17 Kasım 1998: Adnan Karataş, Mardin Cezaevinde, Ahmet Yıldırım ve Remzi Akkuş ise Moskova’da bedenini ateşe verdi.  
 
*18 Kasım 1998: Emrullah Damlacı (Seyîd Bayram), Dêrik’te bedenini ateşe verdi.
 
*27 Kasım 1998: Cemil Özalp, Amed’te, Mirza Çubukçu ise Batman'daki cezaevinde ölüm orucu sonrası yaşamını yitirdi.
 
*30 Kasım 1998: Yavuz Güzel, Bartın Cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*13 Aralık 1998: Hatice Falay, İstanbul Bağcılar’da bedenini ateşe verdi.
 
*21 Aralık 1998: Taylan Özgür Kahraman, Almanya’da bedenini ateşe verdi.
 
*16 Şubat 1999: Kahraman Denli, Amed surlarında bedenini ateşe verdi. 10 gün sonra yaşamını yitirdi.
 
*17 Şubat 1999: Serpiş Polat, Sakarya Cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*8 Ağustos 1999: Murat Yeşilgöz, Amasya Cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*30 Kasım 1999: Yavuz Güzel, Bartın Cezaevinde bedenini ateşe verdi.
 
*23 Aralık 1999: Hükmiye Seyhan (Ruken Beritan), Rusya’da bedenini ateşe verdi.  
 
*22 Haziran 2000: Mahmut Yener, Amed'de bedenini ateşe verdi. 8 Temmuz'da yaşamını yitirdi.
 
*9 Temmuz 2000: Nesrin Teke, Amed’te bedenini ateşe verdi.
 
*3 Ağustos 2000: Esen Aslan, İzmir’de bedenini ateşe verdi.
 
*11 Kasım 2003: Fatoş Sağlamgöz (Sema), İsveç'in Göteborg kentinde bedenini ateşe verdi.
 
*28 Mart 2004: Erdoğan Kahraman (Yekta), Qamişlo’da bedenini ateşe verdi.
 
*25 Ekim 2005: Serdar Arı, İzmir’de bedenini ateşe verdi.  
 
*30 Mart 2006: Aynur Yaşlı, Antalya’da bedenini ateşe verdi.  
 
*1 Şubat 2006: Leyla Wali Hasan (Viyan Soran), Heftanîn’de bedenini ateşe verdi.
 
*28 Şubat 2006: Veysi Kaya Adana’da bedenini ateşe verdi.
 
*24 Mart 2006: Elefteriya Fortulaki, Yunanistan’ın başkenti Atina’da bedenini ateşe verdi.
 
* 15 Şubat 2010: Ebu Müslüm Doğan, Semsûr’de bedenini ateşe verdi.
 
*15 Şubat 2011: Mustafa Malçok, Amed’te bedenini ateşe verdi.
 
*14 Temmuz 2011: Evrim Demir, Mûş Bulanık’ta bedenini ateşe verdi
 
*12 Aralık 2011: Fırat İzgin, Mêrdîn Mîdyat’ta bedenini ateşe verdi.
 
*4 Haziran 2012: Mehmet Şerif Sakalı, Bursa Mudanya’da bedenini ateşe verdi.  
 
*1 Ağustos 2012: Mehmet Yalçın, Mêrdîn Qoser’de (Kızıltepe) bedenini ateşe verdi.
 
*9 Ekim 2012: Serdal Yektaş, Riha’da bedenini ateşe verdi.
 
*11 Mart 2012: Abdulkadir Atilla, Adana Seyhan’da bedenini ateşe verdi.
 
*22 Aralık 2012: Mahsun Özen, İzmir’de bedenini ateşe verdi
 
*15 Şubat 2016: Hadika Doğru (Hêvîdar Serhed), Kobanê’de bedenini ateşe verdi.
 
*14 Şubat 2018: Nazelin Korkut, İzmir’de bedenini ateşe verdi.
 
*27 Eylül 2018: Ümit Acar, Almanya Münih’te bedenini ateşe verdi.
 
YAŞAMINA SON VERENLER 
 
İmralı tecridine karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde cezaevlerinde 8 Kasım 2018’de başlatılan açlık grevi eylemleri devam ederken, birçok cezaevinde tutsaklar tecride karşı yaşamına son verdi. 2019 yılında tecride karşı yaşamına son veren tutsakların isimleri şöyle: 
 
*17 Mart 2019: Zülküf Gezen, Tekirdağ Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
*22 Mart 2019: Uğur Şakar, Almanya Krefeld’te bedenini ateşe verdi.
 
*23 Mart 2019: Ayten Beçet, Gebze Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
*24 Mart 2019: Zehra Sağlam, Oltu Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.  
 
*25 Mart 2019: Medya Çınar, Mardin E Tipi Cezaevi'nde bedenini ateşe verdi.
 
*29 Mart 2019: Yonca Akıcı, Şakran Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
*2 Nisan 2019: Siraç Yüksek, Osmaniye Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
*5 Nisan 2019: Mahsum Pamay, Elazığ Cezaevi’nde bedenini ateşe verdi.
 
TECRİDE KARŞI BEDENİNİ ATEŞE VERDİLER 
 
2023 yılına gelindiğinde ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alınamama haline karşı 12 Ocak 2023’de Mêrdîn Artuklu ilçesinde Bubo Taş bedenini ateşe verdi; 16 Ocak 2023’te ise Amed’in Sûr ilçesinde Mehmet Akar bedenini ateşe verdi.
 
MA / Eylem Akdağ